İç Döküntüsü / Bu bir kişisel blog yazısıdır, iyi niyet içerir. / Yemeyin!

Düşük kalori mi?
Ne farkeder ki? Allah aşkına, nedir bu çile?! Aslında kalori hesaplamak yerine az ve öz yemeli, biraz da hareket etmeli... Ama öyle olmuyor. Ben sanırım karbonhidrat delisiyim. Mis gibi kokan taş fırın ekmeğine hiç bir şekilde dayanamam. Madem ki bu bir blog, hayattan şikayetlerimi de dile getirmemde sakınca yok diyorum ve kilo almış olmanın verdiği huzursuzluğumu bu satırlara dökerek kendimi motive etmek istiyorum. Ben her zaman yemek yemeyi seven biri oldum; doğduğum günden beri... Ciddiyim, açlıktan ağladığım için, anneciğim süt dayandıramadığı için hastanedekiler bana hazır mama yedirmişler...
Hastaysam yiyemem, yiyorsam iyiyim. Toksam yemem, deniz böceği ya da kara böceğiyse, hayvanların garip uzuv ve bölgeleriyse yemem; üzgünsem yerim hatta yemek yaparım. Soğan doğrarım, patates doğrarım, yaprak sararım vs...  Bu işi hobiden öteye götürme çabasındayım. Buna bir adım attım ve bir süre çalıştım. Hayal kırıklığım neydi biliyor musunuz? Yemek işine girip, kötü yemek yemek. Fazla derine inmek etik olarak doğru olmaz ama pis yemeklerle beslenmek durumunda kaldığım için iyicene şiştim. Hatta şöyle diyeyim; "Super Size Me" kesinlikle benim için en doğru örnek. Yok yok, yemek işi yapacağım diye abuk sabuk yerlerde çalışmadım ama öğle yemeklerimde kimi zaman kötü yemeklerden kaçamadım.
Bir ara düşündüm acaba yediklerimi paylaşsam, kalorilerini hesaplasam... Yok yok, işteyken kalori ve maliyet hesaplarından inanılmaz sıkılmıştım, uğraşamayacağım dedim.
Sonra yine düşündüm; ot severim, derin yağda kızarmış yiyeceklere karşı özel bir sempatim yok, paketlenmiş abur cuburlardan keyif alacağıma aç kalırım daha iyi, et yemesem de olur yesem de (mangal keyfinin yeri ayrı ama) Eh be yavrucuğum sorun karbonhidratlarda işte... Ha bir de ucuz, içi boş fırın ekmeklerine de kanmam (sıcaksa kanabilirim...) ama gerçekten tam buğdaydan yapılmış, bol tahıllı ekmeğe acımam; zeytinyağına bandıra bandıra yerim. Of! E bu da o kadar zararlı gözükmüyor.
İşte sorun "Super Size Me". Sonradan çıkıyor. Gerçekten.
Diyorum ki, lütfen çocuklarınızı 3 kuruş diye, oyuncak veriyor diye, 1 lira fazlaya 2 kilo patates alınabiliyor diye bu tuzaklara düşürmeyin. "Super Size Me"lerden bin kat daha kalorili ama daha temiz abur cubur yapmak mümkün.
Nereden nereye...

Super Size Me

Sonuç olarak, ben bir şeyler yiyeceğim. Siz "Super Size Me"lere aldanmayın, bebeleriniz için dikkat edin.

Yorumlar

Popüler Yayınlar