Bu hafta bitti, ben de bittim. İstanbul Fashion Week'deydim...

"for life, for living, for the joy of cooking"


Bedenimin üst kısımlarında tutulma söz konusu.  Hafta boyunca mutfak ve İstanbul Fashion Week çadırı arasında yemek yapmak, dağıtmak, taşımak gibi işlerin içindeydim. Kimi zaman sinirler gerildi ama bitti.

Portatif bir mutfak olduğundan imkanlar zorlayıcıydı. Tutulmalarımın sebebi de kapısız mekandaki soğuk hava dalgasıydı. Herşeye rağmen ilk şefim, öğretmenin Josh'ın şef olduğu her yerde çalışmaktan sıkıntı duymuyorum. Şefin öğrencileri olarak duymuyoruz da diyebiliriz. Çünkü Tülin, Elif Ö., Çağrı ve ben kendisiyle çalışmaktan çok keyif alıyoruz.

İlk günlerin daha da zorlayıcı olduğunu söylemeliyim. Hiç dinlenmeden 16 saat ayakta çalışmak, uzun süre mutfaktan uzak kalan biri için epey zorlayıcı oldu. Ertesi gün yine benzer bir tempoda çalıştım. Eve gelip ancak 5 saat filan uyuduktan sonra, havanın karanlığında mutfağa koşa koşa gittim. Mutfak ortamını özlediğimi itiraf etmeliyim ama yine de hala ayaklarımın acısı geçmedi. Sense of Taste, sanırım ortalama 5000 kişiyi doyurdu. İlk akşam, kokteylde 750 kişi vardı. Aşağıda fotoğrafını gördüğünüz kutular kokteyl için hazırladığımız mini hamburgerlerin. Kapanış kokteylimiz, talep edilmediğinden açılış kadar zengin değildi... Kokteyl hazırlıkları çok keyifli oluyor. Açılış kokteyli sırasında mutfağın elektriği kesilmişti. Mutfaktaki kaosu tahmin ediniz.

Taste of Sense bünyesinde çalıştığımızı ve catering hizmetinin bu şirket tarafından sağlandığını da belirteyim bari. Taste of Sense, Güney Afrika kökenli bir şirket. Mutfak ekibiyle her şey mükemmeldi. Organizasyon ve iletişimsizlik ise anlamsız derecede amatördü. En sinir olduğum şey ise içeriyi sigara içilebilen alan ilan edenlerdi. Bilindiği üzere Türkiye'de kapalı mekanlada sigara içmek yasak. Mutfakta ise kesinlikle içilmez. İlk 1-2 gün backstage'de yemek servis edilen alanda içilen sigaraları neyse ki, o bölümün şerifi engelledi. Kabul edemeyeceğim şeyse elinde içkisiyle gelip, elinde sigarasıyla tezgahımızın önünde, sanki orası barmış gibi oturan hanımefendiler! Her gün gelen bir kadın vardı, sanırım kendisi etkinliğin koordinatörüydü. Kim olduğun umurumda mı dersiniz?! Hayır, ben orda mutfakta çalışırken sen mutfağa gelip sigara içemezsin! İstediği kadar çadır olsun, havadar olsun...

Moda dünyasına haksızlık etmem istemem ama gerçekten sektörde olanlara kolay gelsin dileklerimi iletiyorum. Taş gibi kadınlar, erkekler... Mükemmellerdi. Türkler'de bir gariplik vardı ama. Mesela yabancı modeller Türkçe konuşmaya çalışırken, Türkler'in yabancı edasıyla gelip, yapmacık tavırları çok ama çok aptalcaydı, hepsinin değil ama bir kaçının kendi özlerine güvenlerinin biraz az olduğunu gördüm. Bir de bağıran bir adam vardı, modacı. Şu televizyonlarda gereksiz yarışma programlarında yer alanlardan olabilir, bir sakin ol. Hepiniz sakin oldun. Çünkü ben çok kızgınım... Neyse, şikayet etmeyeceğim sizden. Afiyet olsun hepinize...  :)

İFW'de yemek yemiş olup da bu yazıyı okuyan birileri varsa, yemeklerimizde inanılmaz bir emek olduğunu bilin. Yemeklerimizin kimi muhteşemdi ve beğenildiği özellikle iletildi ama ne yazık ki herkesin damak tadı farklı olduğundan bazıları burun kıvırdı. Yine, hepinize afiyet olsun. Bugün dinlenme günüm. Yenilenmem lazım; fiziksel ve zihinsel olarak.






Yorumlar

Popüler Yayınlar