Romantik ve Kapitalist Ay, Şubat! Kırmızı Püre yine karşınızda! / Red Potato Puree (Follow the link)

Uzun zamandır, İstanbul denilen bu şehre kar böyle yağmamıştı. Dışarıya koyduğum sular donuyor, gerçekten de dondurucu bir soğuk var... Olması gereken kış bu aslında desem de içimden güzel bahar günlerini geçiriyorum; aslında sesli sesli de demiş olabilirim. Evim, Beylerbeyi'nde çıkması yorucu olmasa da kayınca kaydıran bir yokuşun sonundaki düzlükte. Bu sebeple sokaktan çıkmak istemiyorum. Kış demek yokuştan kaymak, düşmek demek. Çocukluğumdan beri kar yağdığı zaman korkuyorum o yokuştan. Halbuki bizim sokağa çıkan yokuşa doğru değil de dümdüz yukarı çıkarsanız bizim yokuştan çok daha dik bir yokuş zorlamaya başlar sizi. Eskiden kar yağdığında mahalleli popolarının altına aldığı naylon torbalarla kayardı. Ben de bir heves çıkar sokağa, kayanları bir kaç dakika izler, cesaret edemezdim. Biraz izler, içim içime sığmaz hale gelince bir gazla yokuşun başına tırmanırdım. Buz tutmuş yokuşun sonuna kadar çığlık çığlığa kayıp, koşa koşa tekrar tırmanırdım. Tekrar, tekrar, tekrar... Pantolonumun içindeki kilotlu çorap ıslanıp, popomun donmaya başladığını hissedene kadar... Eve bir koşu gider buz gibi olmuş bacaklarımı hiç umursamadan, pantolonumu ve eldivenlerimi değiştirirdim. Islanmış kıyafetler kaloriferin üzerine asılır, bir sonraki tur için kuruması beklenirdi. Şimdi mi?! Aman ayaklarımı üşütmeyeyim, aman ellerim soğuktan hışır hışır oldu, banyo yaptım bıdıbıdıbıdı... Zaten artık mahalle hayatımız yokoldu, kimse çıkmıyor. Neredeyse çıkmaz sokak sayılan sokakta artık tanımadığım yüzler, arabalar var...

Şubat ayı, kapitalist ve romantik ay diyordum aslında... Şubat ayında çılgınlar gibi Sevgililer Günü kampanyalarıyla karşılaşıyoruz. İndirime giren "romantik" hediyelikler, sevgilisi olmayanların bunalıma girmesi vs vs... Sevgililer Günün'de yemeğe çıkmıyor muyuz?! Çıkıyoruz. Biraz garip geliyor bana. Süslenip, püslenip illa ki o gün yemeğe çıkınca geriliyorum ben. Ben zaten karnım acıktığında neredeyse her gün sevgilimle yemek yiyorum. O gün iki karşı cins arkadaş yemeğe çıksa mesela, ben onların sevgili zannedebilirim. Beni umursamayın, kimseyi umursamayın. Hediye almak-vermek sevimli bir olay. İlla o gün mü alınmalı! Hayır, hep alınmalı :)

Reçete / Recipe 11
Bu arada insanların parası var, parası yok. Nedir bu baskı?! "zımbırtı restoran"da şık bir yemek, "zımbırtı mağazadan" hediye ve gül şart mı? Bu arada gülü çiçek olarak sevmem pek. Romantik gelmez bana. Bizim bahçedeki güller eskiden hep bitlenirdi, çok kötü. Ayrıca dikeni var. Seven var, sevmeyen... Ne yapmak isterseniz onu yapın, mutlu olun sadece!

Geçen yıl, Sevgililer Günü'ne ithaf ettiğim pancarlı patates püremi bu yıl da kullanacağım. Çünkü güzeldi, tamamen bana aitti, kırmızıydı ve ben patates ile pişmiş pancarı yeni beslenme düzenim içerisinde tüketmemeyi tercih ediyorum. Size tavsiye ediyorum.

Buyrun buraya tıklayın ve sevgilinize pişireceğiniz güzel bir yemeği yanına bu kıpkırmızı patates-pancar püresini ekleyin...

Kırmızı Patates Püresi (Bir Sevgililer Günü Armağanı) 

/// 

Red Potato Puree (A Gift for Valentine's Day)


It is again February. Month of romance and capitalism. Last year i dedicate my "red potato puree" to Valentine's Day. Here is the same recipe.




Yorumlar

Popüler Yayınlar