Zehir Zıkkım Olsun

Son günlerde gıdaların kirliliğiyle ilgili pek çok haberle karşılaşıyoruz. Ne yazık ki, dünya iyi bir yere gitmiyor. Bu konuyu ciddiye alan insanları artık dinlemenin tam vakti. Yıllardır yazıyorlar, çiziyorlar; aslında bağırıyorlar. Ben ciddiye alıyorum çünkü yemek yiyorum. Beslenmek benim yaşamsal bir ihtiyacım, her canlı gibi... Bu durumda "gerçek" ve "temiz" gıda olmadan nasıl besleneceğiz? Benim yiyecek ihtiyacımı ve zevkimi kısıtlarken kim bana sordu? Sana kim sordu? Kimse!

Güzel güzel yemekleri paylaşırken "afiyet olsun" diye yazıyorum; sağlık olsun, sağlık getirsin anlamında. (TDK'nın web sitesinde "afiyet": a. (a:fiyet) Hasta olmama durumu, sağlık, esenlik.) Gıdalarımızda, en temel gıdalarımızda bile çeşit çeşit kimyasallar bulunuruken nasıl "afiyet" olabilir ki... İşte bu yüzden başlık "zehir zıkkım olsun". Çünkü mevcut durumlar gösteriyor ki yediklerimizin pek çoğunun faydası yok, zararı var.

Doğanın ilahi bir düzeni var. Bereketini, şifasını bizden esirgemeyen bir düzen. Bunun yanında insan aklının gücünü ve önemini de göz ardı etmemek lazım. Teknolojik olarak gelişmeyi insan aklı sayesinde başardık. Gerçekleşen her gelişme parçası olduğumuz doğa sayesinde oldu. Son iki cümle birbiriyle çelişiyor gibi görünebilir ama "doğanın parçası olma" durumunu anlamak bence çok önemli.

Genetik çalışmalar bir çok alanda çok değerli. Bilimsel çalışmaları değerlendirecek alt yapım yok. Araştırmaları ve merak edilenlere cevaplar bulmayı normal karşılıyorum (canlı olarak ve/veya bu amaçla öldürülen hayvanlar üzerindeki yapılan çalışmalar hariç.).  Ancak, bu çalışmaların sonuçlarını kar amacıyla biz insanlara yedirmeye çalışmanın ahlaksızlık boyutunu çoktan aştığını belirtmek gerek. Bireyler yediklerini bilmeli. Gıdalarını seçme hakkını kullanabilmeli. 3 malzemeden oluşan herhangi bir "A" gıdasının içeriğinde 15 ne olduğunu anlamadığım katkı maddeleri olmamalı. Mesela; ekmek temel olarak un, su, maya ve tuzdan oluşur.  Paketlenmiş ekmek ürünleri üreten bir firmanın klasik, sofra ekmeğinin içeriği ise; zenginleştirilmiş buğday unu (tiamin mononitrat (B1 vitamini), riboflavin(B2 vitamini), niasin, B6 vitamini, B12 vitamini, askorbik asit (C vitamini), indirgenmiş demir, kalsiyum karbonat, indirgenmiş çinko), içme suyu, maya, kepek, gluten, tuz, ruşeym, dekstroz, hidrojene bitkisel yağ,malt unu,ekşi hamur tozu, soya unu,ekmek katkı maddesi(mono ve digliseritlerin diasetil tartarik asit esterleri, alfa amilaz), antimikrobiyal madde(kalsiyum propiyonat) gibi internetten kopyaladığım bu şeyleri içeriyor. Peki içeriklerin kaynağı nedir? Ülkemizde GDO'lu tohum yok ama GDO içeren katkı maddeleri her yerde.

Konuyla ilgili olarak Kemal Özer'in "Deccal Tabakta" adlı kitabına göz atmanızı öneriyorum. Etkileneceksiniz. Durumun bu kadar vahim olduğuna inanmayan ancak kitabı okuyup temiz gıda arayışına başlayanları tanıyorum.

Kemal Özer'in "Deccal Tabakta" isimli kitabında GDO'nun açıklaması şu şekilde yapılmıştır: Bir canlının gen diziliminin bir bölümünün veya tümünün değiştirilmes ya da ona kendi doğasında bulunmayan bambaşka bir karakter kazandırılması ya da doğal programının bozulması yoluyla elde edilen yeni canlı organizma türlerine Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar adı veriliyor.  sf.16

Bu araştırmalar ve GDO üretimi şirketler tarafından yapılıyor. Yeniden yaratılan bu tohumlar ya da organizmalar, o şirketlerin malı oluyor. Güzel güzel satıyorlar. Çiftçiler ekiyorlar, biçiyorlar, topraklarını zehirliyorlar... Herşeyi kabul ettik diyelim, fakat yan taraftaki tarlaya bir şekilde o şirkete ait tohumlar geçiyor, ürünler çıkıyor. Şirket, o yan tarlanın sahibine dava açıyor. Çünkü o tohum şirketin malı. Onlar yarattı ve kendilerine kar getirmeyen her durumu kara geçirebiliyorlar. (Yanlış hatırlamıyorsam, bu bilgiyi Michael Pollan'ın kitabında okumuştum.)

Gıdanın temizliği sadece GDO'dan kurtulmakla sağlanmıyor. Pek çok gıda bir sürü vitamince zenginleştiriliyor, tadı arttırıcı, rengi güzelleştirici, bozulmayı engelleyici bir sürü katkı maddeleriyle dolduruluyor. Buna en son böcekler eklendi.  E120 kodlu karmin, böceklerden bir şekilde elde edilen ve renklendirmede kullanılan doğal bir madde. En azından doğal!? Karmin kullanan bazı firmalar ve ürünleri de açıklayan yazı için tıktık.

Konuya sayfalarca yazarak devam edebilir, nerede ve nasıl duracağımı kestiremeyebilirim. Bu yüzden saatin geç olmasını fırsat bilip konuya yenilerini eklemeyeceğim. Zaten bu pislikler bir şekilde ortaya çıkıyor. Hayvansal gıdaların içerikler, hayvanların beslenme şekilleri, onlardan geçen ilaç kalıntıları vs gibi pek çok konu gündemde zaten, ilgi göstermeniz yeterli. Bu arada gıda hammaddeleri satan bir firmanın websitesini buldum, sattıkları ürünleri görseniz bir daha marketten alışveriş yapmazsınız. Sitenin linkini vermesem daha iyi olur, araştırıp bulabilirsiniz. Aşağıda takip etmenizi önerebileceğim sitelerin linklerini paylaşıyorum.

Zehir zıkkım olmasın, afiyet olsun!


http://www.gidahareketi.org
http://www.fikirsahibidamaklar.org/
https://www.facebook.com/fikirsahibidamaklar
http://www.tarimdunyasi.net/

Yorumlar

  1. Aaaah ah! Çok büyük bir yara ve giderek büyüyor, içinden çıkılmaz, geri dönülmez bir hale geliyor. Elbirliği şart. Biz susup oturduğumuzda bu millete her şey mübah deniyor malum!

    YanıtlaSil
  2. Kesinlikle. Herkesin farkına varması lazım.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar